Kulvarlar doğurtan seremoninin içindeyiz 
Korkunun yüzünü soğurtan bir endişe 
Çevremiz soluk benizlilerin tükenmişliği
Vicdanların kuskun sessizliğiyle çepeçevrili…
Poetikanin politikaya meze olduğu yüzyıllar 
Sevabları ârâfta bırakan günahların yılgınlığı
Sokak aralarında çocuğunu arayan annelerin
Sinema salonlarında derli toplu kalabalıkların 
Şahsiyet melodisinin melankoliye devrettiği 

Mekansız bir zamanın yitik evlatlarıyız…
Lirik ufukların çizdiği hüzünlü mâhur bestem
Sinemanın vertigo efektlerinde sahnelenir ve 
Ağzı kola kokan obur gülüşlü yönetmenlerde 
Alkışlı ninnili eleştiriler dizerler hep ucubece 
Söyleyin bakalım; 
Hangi yetimin telinden harita lejantları çizdiniz?
Hangi öksüzün annesine bir Fâtiha ilettiniz?
Söyleyin hadi şehadet parmağınızda kaç tane?
Evet evet kaç tane ısırık izinde kanayan yaranız
Kaç tane saç teliniz var yolduğunuz ?
Seher vaktini kan çatlaklarıyla karşılıyorum 
Gece zaten meçhul benim için çünkü 
Saatlerin yelkovanları ruhumda saplı hançer 
Ellerim mahşerin toprağını avuçlamış gibi 
Ârâfta bekleşenlerin cennete uzanıpta 
Cehennemin daha yok mu diye serzenişiyle
Parmaklarını yüzünde parçalayanların izi var 
Suratımın tam orta nüksesinde…
Yirmi iki yaşımın ârâflı bekleyişinde…

LATİF BOZDAĞOĞLU