Vakit insanlığın geçmiş asırdaki ayak izlerini bile kaybettiği bir alacakaranlık…
MUTLAK FİKİR ızdırap tokmağını maddecilikten ve şekilcilikten sarhoş olmuş beşeriyetin yıpranmış ruh mızrabına vurur ve başlar beşeriyetin sırtını dönüp bir türlü yüzleşmek istemediği otokritik çıldırtan muhasebesi…
Biz burada beşeriyeti temsilen “insan” kavramını kullanacağız ve bir silsile şeklinde insana uzanan çeşitli konuları bir yazı dizisi şeklinde irdeleyeceğiz ki meselemiz mihrakına oturtmuş olsun.Yâni insan olmanın keyfiyet planına…

İNSAN: Yine bakıyorum da vaktinde gelmişsin.
FİKİR: Ben senden hiç ayrılmadım ki yine hangi serabın içinde çırpınıyorsun?
İNSAN: Asıl sen beni varlığınla serablara atıp çıldırtıyorsun! Bir gün de neşeli bir çehre ile gelsen olmaz mı ?
FİKİR: Ben mi neşesiz ve kederliyim yoksa yığınlaşan topluluktan bunalmış ruhî çehren mi? Ben sadece hakikatin üstüne kapaklanan sahteliklerin arka planını işaretliyorum sen de idrakinle bunu kaldırıyorsun.Bunun neticesinde idrakin, yığınların soğukluğuyla üşüyor ve şahsiyet elbisesi istiyor.Ne zaman anlayacaksın artık bunu ?
İNSAN: Offf yine başladın gevezeliğe! Kaç kere izah edeceğim bunu sana ?
FİKİR: Bensiz neyi izah edeceksin ki ya da bunca zamandır neyi ifâde edebildin acaba hiç sordun mu kendine ? Benimki de soru işte bunu sormak için de ben yâni fikir lâzım değil mi?
İNSAN: Benim şahsiyetim de fikrim de bu toplulukta bu düzende kesinliğini bulmuş.İnsan cemiyetinin çocuğu değil mi ? Ne yapayım yâni anne ve babasını inkar eden bir çocuk edasına mı bürüneyim istiyorsun?
FİKİR: Bak başta şunda bir anlaşalım sayın beşer! İnsan olmak şahsiyet planının tamamlanmasıyla meydana gelen en aslî netice.Beşerî algıların ötesine geçemeyen bir toplulukta ise şahsiyet değil sürüleşmeden bahsedilebilir ancak! Şahsiyeti mekanik düzene mahsus keskin çizgiler içine hapsedilmiş; fikir anlayışı mânânın kıvamından,metafizik çehreden tamamen arındırılmış ve beşeriyet fıtratına dâhi isyan ederken sen neyin düzen ve cemiyetinden bahsediyorsun ki bana? Böyle bir cemiyete âidiyet sağlayıp yığınsal bir kimliğe bürünmek mi şahsiyetçilik yoksa anne ve babasını inkar eden çocukta mı şahsiyet var? Bana sorarsan çocukta! Çünkü çocuk şahsiyetinin irdeleyici çehresiyle anne ve babası hakkında bir karara varmış.Yanlış bir tavırda dâhi olsa vicdânî-aklî delillere nispeten yanlışından dönebilir.Çünkü insanî usullere göre hareket ediyor.Karar verici de kendisi; yanlış yapan da yine aynı şahsiyeti.Ama sen peki? Ya da senin gibiler? Yığın psikolojisiyle hangi kararınızda insana mahsus bir neticeyi tüttürebildiniz? Maddenin soğuk yüzünden başka hangi sıcak sevince bürünebiliyorsunuz? Söylesene hadi ne aval aval bakıyorsun bana? Hadi söyle !
İNSAN: Sürekli şahsiyetten bahsediyorsun ama sen kendin yoksun ki bana şahsiyetten bahsedesin?
FİKİR: Sen o zaman bardağa nisbeten suyun hacmini de inkar edeceksin desene! Halbuki su akışkanlığıyla,akıtılan veyahut dondurulan mecraya göre şekillenir.Ama bu farklı şekillere dâhiliyeti onun sıvılığından çıkarmaz çünkü onun asliyeti akışkanlığı kadar nereye ve nasıl akıtılır olmasıdır.Aynı su neden akışkan hiçbir şekili yok diye suyun kendisini inkar eden bir ahmak gibi bana gelmişsin senin şahsiyetin nerede diyorsun? -alay edercesine güldükten sonra- Ben yeri gelir içinde bulunduğum her eşya ve hâdisenin içinde kaynayıp tüten dumanıyım.Yeri gelir şiirlerde tırnak kazılarak aranılan metaforik anlamım.Yeri gelir ağza götürülecek lokmanın, ağıza giden anlık fonksiyonunu ve çizgisini bile ben  belirleyenim.Hatta senin bana yönelttiğin sorunun bile kendisiyim!
İNSAN: Hadi ordan amma da abartıyorsun! Neymiş yemek yerken bile sana muhtaçmışım.Oldu bir de vücudunda, parmakların ve organların da benim deyiver de  tam olsun?!
FİKİR: Seni ne kadar da delirtmiş içinde bulunduğun maddenin tapınmacılığı? Şekil ve suretlere önem atfede atfede ne kadar da aptallaşmış durumdasınız ? Kâinatta şuurlu veyahut şuursuz her şeyin bir mevcudiyet planında kaplamı ve yeri vardır.Biz bu mevcudiyetin refleksini; aklın objektif deneyleriyle ve ruhun subjektif gözlemleriyle bir anlam bağlamında şahsiyet kazandırıyoruz.İnsan vücudu ise madde ve mânâ bütünlüğüyle bu mevcudiyet planının haritası.Kainatın esrarlı çizgilerini kendisinde dürüp ruhunda saklayan bir şahsiyet mecmuâsı…Ama görüyorum ki bu asırda insan; sonsuzluğun anahtarlarını materyalist ideallerin dişli çarklarında parçalanmaya mahkum etmiş.Parçalandıkça şahsiyetsizleşmiş.Senin de bu sitemin bundan olsa gerek değil mi?… (DEVAM EDECEK)